Antikaların değeri, zamanla daha da artar. Bu bakış açısına sahip olan bir antikacı, 44 yıllık tecrübesi ve özenle koruduğu asırlık gramofonları ile dikkat çekiyor. Antik bir nesne olan gramofonlar, geçmişin sesi ve müziği ile günümüzde yeniden hayat buluyor. Duygu yüklü hikayeleri, her bir gramofonun geçmişinde saklı; ancak bu hikayelerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması da oldukça önemli. İşte bu noktada, antikacıyla yapılan söyleşi, hem tarih hem de müzik meraklıları için büyük bir ilgi odağı oldu.
Gramofonlar, 19. yüzyılın sonlarından itibaren müziği kaydetmek ve dinlemek için kullanılan cihazlardır. İlk gramofonlar, silindirik kayıtları okuyan mekanizmalarla çalışırken, zamanla plak formatına ve daha gelişmiş teknolojilere evrildi. Bu dönüşüm, müzik dinleme alışkanlıklarımız üzerinde derin bir etki yarattı. Antikacılar, bu tarihî nesneleri koruma görevini üstlenerek; geçmişin hatıralarını günümüze taşımaktadır. Esnafımız, yıllar önce başladığı antikacılık serüveninde, gramofonların sadece birer müzik aracı değil, aynı zamanda kültürel miras olduğunun farkına vardığını belirtiyor. Bugün sahip olduğu gramofon koleksiyonu, 1900’lerin başından 1970’lere kadar uzanan bir zaman dilimini kapsamaktadır. Her bir gramofon, yalnızca özgün bir tasarıma değil, aynı zamanda onun ardındaki hikayeye de sahiptir.
Yıllar boyunca toplumun kültürel mirasını koruma konusunda kendisini adamış olan antikacı, gramofon bakımında titiz bir yöntem izliyor. İlk olarak, gramofonların temizliği ve onarımı, dikkatlice ve iyice yapılmalıdır. Her bir parça, onun gösterdiği özene muhtaçtır. Usta, gramofonların hem mekanik yapılarını hem de estetik unsurlarını korumanın yanı sıra, ses kalitesini de artırmak için çeşitli teknikler uygulamakta. Usta, gramofonlardan codeine isterseniz ve bu yüzden bütün ses kayıtlarına zarar vermeden çalışmak gerektiğinin altını çiziyor. Ayrıca, gramofonları muhafaza etmek için uygun ortamda, nemden uzak, sabit sıcaklık koşullarında tutmak da son derece önemlidir. Kendi koleksiyonunda yer alan her bir gramofon, onun gözünde birer sanat eseri gibi. Antikacı, bu tarihi objelerin geçmişte nasıl bir etki yarattığını ve onların tekrar dinlenebilir hale getirilmesinin mutluluğunu yaşamaktadır.
Ustanın koleksiyonundaki gramofonlar, sadece geçmişe sahip olmakla kalmıyor; aynı zamanda günümüzde de kullanımda olan aletlerdir. Onun felsefesi, geçmiş ile bugünün birleşimini sağlamak ve insanların bu eşsiz müzik deneyimlerini yaşamasına olanak tanımaktır. Özenle sakladığı gramofonların yalnızca müzik dinlemekte değil, aynı zamanda müzik tarihini anlamakta da bir köprü görevi gördüğünü ifade ediyor. Her bir gramofon saatlerce dinlenmeyi bekleyen bir hikaye, bir anı taşıyor.
Antikacılık alanındaki birikimini, aynı zamanda genç antikacılara aktarma konusunda da büyük bir istek duyuyor. Onlara gramofonların tamiri, bakımı ve korunması konularında mentörlük yaparak, bu değerli nesnelerin gelecekte de var olmasına katkıda bulunmayı umuyor. Antikacı, gramofonların ruhunu genç nesillere aktararak, müzik sevgisini artırmaya çalışıyor. Her ne kadar teknoloji hızla değişse de, gramofonların eşsiz bir müzik deneyimi sunduğunu düşünenler için onun dükkanı ise bulunmaz bir hazinedir.
Kısacası, 44 yıldır antikacılık yapan bu usta, asırlık gramofonlarını koruma konusunda gösterdiği titiz çalışma ile bir ilham kaynağı olmuş durumda. Eski nesnelerin değerini bilmek ve onlara göz gibi bakmak, onu sadece bir iş adamı değil, aynı zamanda bir tarih muhafızı yapıyor. Bu hikaye, geçmişin seslerini günümüze taşımanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.