Bir trafik kazası, bir ailenin hayatını karartırken, hayatta kalan tek fert olan genç adamın yaşadığı trajedi adeta bir film senaryosunu andırıyor. Geçtiğimiz hafta sonu meydana gelen korkunç kazada, altı kişi hayatını kaybetti, ancak kazanın tek sağ kalan şahsı olan 25 yaşındaki Oğuzhan, olaydan sonra hastanede gözlerini açtığında hayatta kalmanın şaşkınlığı içindeydi. Oğuzhan’ın anlattıkları, yaşanan korkunç anları ve kazanın ardından yaşadığı duygusal çalkantıyı gözler önüne seriyor.
Kaza, geçtiğimiz Pazar akşamı İstanbul'un yoğun trafiğiyle bilinen bir bölgesinde meydana geldi. Oğuzhan’ın kullandığı aracın, karşı yönden gelen bir araçla çarpışması sonucu altı kişi, anında hayatını kaybetti. Oğuzhan, Türkiye’nin birçok yerinde tanınan bir sosyal medya fenomeni olarak biliniyordu. Olayın ardından yapılan ilk değerlendirmelere göre, Oğuzhan aracında arkadaşlarıyla birlikte seyahat ediyordu. Kazanın meydana geldiği yer, hem süratli araçlar hem de dikkatsiz sürücüler için bilinen bir 'tehlike noktası' olarak dikkat çekiyor. Kazanın ardından bölgedeki yollar güvenlik güçleri tarafından kapatıldı ve olay yeri inceleme ekipleri çalışmalara başladı. Kazanın ortaya çıkardığı felakete ise sosyal medya üzerinden büyük bir tepki gösterildi.
Hastaneden taburcu olduktan sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Oğuzhan, kazayı hatırlamadığını belirterek, "Gözlerimi hastanede açtım. Ne olduğunu, nasıl oldu, bilemiyorum. Ama orada olmamak, yaşamadığım bir kaza için hâlâ kendimi suçluyorum," dedi. Genç adam, olayın getirdiği ruhsal yükle başa çıkmaya çalışırken, bir yandan da diğer kurbanların ailelerine hissettiği derin empatiyi dile getiriyor. Oğuzhan, “Onların acısını anlayabiliyorum, çünkü ben de bir gün önce onlarla birlikteydim. Birçok projemiz vardı, hayallerimiz vardı,” şeklinde konuştu. Kazanın ardından Oğuzhan’ın sosyal medya hesapları yüzlerce destek mesajı ile dolup taştı. Sevenleri, ona yalnız olmadığını ifade ederken, diğer yandan kazanın gerçekleştiği aracın hızına ve güvenliğine dair tartışmalar da hız kazandı.
Kazanın söylenilen nedenleri arasında, dikkatsizlik, aşırı hız ve yetersiz yol güvenliği gibi faktörler öne çıkıyor. Şehir içi trafiğinde dikkate alınması gereken güvenlik önlemlerinin acil bir şekilde alınması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, kaza sonrası yapılan araştırmaların sonuçlarının hızla halka sunulmasını talep ediyor. Ayrıca, Oğuzhan’ın yaşadığı travmanın yanı sıra, kaybedilen altı canın geride bıraktığı yas tutan aileler, toplumun dikkatini bir kez daha trafik güvenliği üzerine çekiyor.
Kazanın ardından İstanbul’daki diğer sürücüler, yolların ne denli tehlikeli olabileceği konusunda düşünmeye başladılar. Hem sosyal medyada hem de şehirde düzenlenen etkinliklerde hayatını kaybedenlerin anısını yaşatmak için anmalar yapıldı. Oğuzhan ise yaşamaya devam edeceği her günün kendisi için bir ikinci şans olduğunu vurgulayarak, "Hayatımda yeni bir sayfa açmam gerekiyor. Bu kazadan bana çıkan dersler var, bu nedenle yaşamın kıymetini bilmem gerekiyor," diye belirtti.
Oğuzhan’ın yaşadığı çalkantılı psikolojik süreç, trafiğin getirdiği risklerin ve hayatın ne kadar kıymetli olduğunu yeniden sorgulattı. Bu trajik olay, toplumu bir kez daha trafik güvenliği hakkında düşünmesi için harekete geçiriyor. Kazadan etkilenen tüm bireyler için hayat, sıradan bir günde aniden değişebilir. Diğer yandan, Oğuzhan gibi hayatta kalanların yaşadığı travmanın üstesinden gelmenin, hem bireysel hem de toplumsal olarak nasıl başarılabileceği sorusu ise halen yanıt bekliyor.
Bu tür trajedi dolu olayların ardından sosyal medya platformları, daha fazla bilinçlenme için bir alan haline gelmiş durumda. Oğuzhan’ın takipçileri, genç adamı desteklemeye devam ederken, kazada yaşamını yitirenlerin aileleri için de dayanışma çağrıları artıyor. Hayatta kalma mücadelesinin yanı sıra, sosyal paylaşım platformlarının böyle bir olaydan nasıl sonuç çıkardığı da dikkat çekiyor. Trafik kazalarının azaltılması adına atılacak adımlar ve bilinçlenme süreci, gelecek nesillerin güvenliği için hayati önem taşıyor.
Son olarak, Oğuzhan’ın durumu ve kazanın yarattığı derin etki, toplumun trafik güvenliği konusundaki kaygılarını bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Yaşanan acıdır ama bu acılardan alınacak dersler ve yazılacak hikayeler, belki de gelecekte daha dikkatli olunmasına vesile olabilir. Günümüz trafik sorunları karşısında nasıl bir yaklaşım sergilememiz gerektiği sorusu ise bizleri düşündürmeye devam ediyor. Olayın, sadece Oğuzhan için değil, tüm toplum için bir uyanış çağrısı olduğuna ve benzer trajedilerin yaşanmaması için harekete geçilmesi gerektiğine dair duygu ve düşünceler, konuşulmaya devam ediyor.