Geçtiğimiz yıl yaşanan trajik bir kaza, 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Dilara Aktaş'ın hayatını köklü bir şekilde değiştirdi. Bir şoförün dikkatsizliği sonucu meydana gelen kaza, genç kızı yüzde 98 engelli hale getirdi. Kazadan sonra, olayın sorumlusu olan şoförle ilgili verilen mahkeme kararı aileyi üzerek hayal kırıklığı yarattı. Aile üyeleri, mahkeme kararını insafsız bulduklarını ve bu cezanın adaletin tecellisi olmadığını savunuyor.
Dilara, bir sabah dersine gitmek üzere evinden çıkarken, dikkatsiz bir şoför tarafından çarpıldı. Kazanın ardından hastaneye kaldırılan genç kızın durumu kritik olarak belirlendi. Uzun süren tedavi sürecinin ardından doktorlar, Dilara'nın yüzde 98 engelli kalmasına sebep olduğunu bildirdi. Aile, genç kızlarının geleceği için endişe duymaya başladı. Yürüyemeyen, iletişim kurmakta zorluk çeken Dilara’nın durumu, ailesinin hayata karşı olan umutlarını da sarstı.
Olayın ardından yargı süreci hızla başladı. Mahkeme, şoförü dikkatsiz sürüş nedeniyle suçlu buldu. Ancak verilen ceza, ailenin beklentilerinin çok altında kaldı. 6 ay hapis cezası ile cezalandırılan şoför, cezasının infazının ertelenmesi ile aileyi daha da hüsrana uğrattı. Aile, mahkeme kararının adaletsizliğine karşı sessiz kalmayacaklarını dile getirerek dava sürecinin peşini bırakmayacaklarını belirtti.
Dilara’nın ebeveynleri, yaşadıkları acının dayanılmaz olduğunu belirtiyor. Mahkeme sonrası yaptıkları açıklamada, “Bu ceza bizi üzdü, perişanız. Hiçbir şeyimizi geri almanız mümkün değil. Kızımızın yaşı, geleceği, hayalleri hepsi ellerimizden alındı. Böyle adalet olmaz!” ifadelerine yer verdiler. Aile, Dilara’nın yaşadığı sıkıntıların yanı sıra, önümüzdeki günlerin nasıl geçeceği konusunda derin bir belirsizlik içerisinde olduklarını vurguladı.
Ayrıca, maddi ve manevi zorluklarla dolu bir hayatın kendilerini beklediğini dile getiriyorlar. Dilara’nın tedavi, rehabilitasyon ve diğer ihtiyaçları için büyük bir ekonomik yük altına girdiklerini ifade eden aile, bu sürecin çok sancılı bir şekilde ilerlediğini, sürekli bir tedirginlikle yaşadıklarını kaydediyor. Bu trajik olayın ardından aile bireyleri, toplumsal farkındalığın artmasını ve benzer olayların bir daha yaşanmaması için herkesin dikkatli olması gerektiğini belirterek, toplumu uyarmak adına çeşitli kampanyalar başlatma kararı aldı.
Son olarak, aile, hukuk sistemine daha fazla güven duymak istediklerini ancak şu anki durumun kendilerini bu inançtan uzaklaştırdığını ifade ediyor. Gözyaşları içerisinde, “Biz sadece adalet istiyoruz, başkalarının başına böyle bir şeyin gelmesini istemiyoruz,” diyerek duygularını paylaşıyorlar. Gerekli tüm mücadeleyi vereceklerini ve konu hakkında sesiz kalmayacaklarını belirtiyorlar.
Bu üzücü olay, toplumsal içerikli soru işaretlerini ve yükümlülükleri bir kere daha gündeme getirdi. Kazada hayatı değişen Dilara gibi birçok insan, trafik kazalarının geçmesi durumunda oluşan maddi ve manevi kayıplarla baş başa kalıyor. Bu tür olayların önlenebilmesi için kamusal farkındalık yaratmak ve trafik güvenliğine dikkat çekmek büyük önem taşıyor. Aile, Dilara için yapılacak her türlü girişimin destekçisi olduklarını belirtiyor.
Dilara'nın durumu ve aldığı ceza, toplumda hem yargı sistemine hem de trafik güvenliğine dair tartışmalara yol açarken, aile operasyonlarının, adaletin sağlam bir biçimde işlemesini bekliyor. Umutları, genç kızlarının hayatında olumlu bir değişiklik yaratacak bir çözüm bulabilmek ve adaletin gerçek manada tecelli etmesini sağlamak. Aile, tüm kamuoyunu dikkatli olmaya davet ediyor ve adil bir geleceğin inşa edilmesi için duruşlarının devam edeceğini belirtiyor.