Son günlerde Sırbistan, hükümet karşıtı protestolarla çalkalanırken, ülkede yaşanan olaylar uluslararası gündemde büyük bir yankı uyandırdı. Polis, protestocuların dağılmasını sağlamak için yasaklı bir yöntem olarak bilinen sonik silahları kullanarak, güvenlik güçleri ve eylemciler arasında gerilimi tırmandırdı. Bu durumu, hükümetin demokratik haklara saygısızlığı olarak nitelendiren muhalefet partileri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurma kararı aldı. Bu gelişmeler, insan hakları ve özgürlükleri konusunda büyük endişelere yol açtı.
Sırbistan'da, özellikle hükümetin ekonomik politikaları, yolsuzluk iddiaları ve özgürlüklere yönelik kısıtlamalar nedeniyle büyüyen bir protesto dalgası yaşanıyor. Halk, düzenlediği büyük gösterilerle hükümeti eleştiriyor ve taleplerini haykırıyor. Ancak, son protestolarda kullanılan sonik silahlar, Sırbistan polisi tarafından yasaklı bir yöntem olarak görülmesine rağmen uygulanmaya devam etti. Sonik silahlar, yüksek frekanslı ses dalgaları üreterek insanlarda fiziksel rahatsızlığa neden olabiliyor. Bu durum, birçok ülkenin iç hukukunda ya da uluslararası insancıl hukukta yasaklanan bir uygulama olarak değerlendiriliyor.
Sırbistan'daki muhalefet, bu yasaklı silahların kullanımını sadece bir şiddet biçimi olarak değil, aynı zamanda temel insan haklarının ihlali olarak görüyor. Protestocuların barışçıl bir şekilde gösteri yapma hakkının ihlal edildiğini savunan muhalefet, bu tavrın yanlızca mevcut hükümetin baskıcı politikalarını değil, aynı zamanda Avrupa Birliği standartlarına da aykırı olduğunu belirtiyor. Eylemcilerin haklarının korunması gerektiğinin altını çizen muhalefet liderleri, bu durumu AİHM’e taşımak için hazırlıklara başladı.
AİHM'ye yapılacak olan başvuru, sadece Sırbistan içindeki olaylar için değil, aynı zamanda Avrupa genelinde hukukun üstünlüğü ve insan hakları meselesi açısından son derece önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Sırbistan muhalefeti, bu başvurunun uluslararası toplumdan alacakları destek açısından da büyük bir anlam taşıdığını belirtiyor. Avrupa'nın temel haklar ve özgürlükler konusundaki hassasiyeti, Sırbistan’daki durum üzerinde etkili olabilir ve belki de Sırbistan hükümetinin mevcut politikalarına bir nebze de olsa yön verebilir.
Bazı insan hakları savunucuları, AİHM’e başvurunun hem Sırbistan içindeki durumu uluslararası alanda görünür kılacağını hem de diğer ülkelerdeki insan hakları ihlalleri açısından bir örnek teşkil edeceğini düşünüyor. Ancak, bu başvurunun sonuçları ve muhtemel etkileri, Sırbistan için son derece kritik bir dönemeç olabilir. Zira, AİHM'in Sırbistan hükümetine karşı alacağı herhangi bir karar, sadece demokratik bir baskı olarak değil, aynı zamanda uluslararası baskının da bir göstergesi olacaktır.
Sonuç olarak, Sırbistan'daki yasaklı sonik silah kullanımı ve bunun getirdiği tepkiler, bölgedeki politik gerginliği artırmış durumda. Muhalefetin AİHM’e başvurması, sadece bir adalet arayışı değil, aynı zamanda hükümete karşı artan bir baskının da göstergesi. İnsan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalan bir toplum, ileride daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle, tüm gözler Sırbistan üzerindeyken, uluslararası toplumun bu duruma nasıl bir tepki vereceği merakla bekleniyor.