Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının durumuyla ilgili endişe verici bir açıklama yaptı. Yıl boyunca artan uluslararası gerilimlerin gölgesinde, ajans yetkilileri, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum miktarının izlenmesinde ciddi sıkıntılar yaşandığını ve bu stokların yerini kesin olarak tespit edemediklerini bildirdi. Bu durum, dünya genelinde nükleer silahlanma endişelerini yeniden gündeme getirmiştir.
UAEA'nın geçtiğimiz günlerde yaptığı basın toplantısında, ajansın başkanı Rafael Grossi, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarına ilişkin mevcut durumun alarm verici olduğunu vurguladı. Grossi, özellikle İran’ın nükleer programıyla ilgili belirli alanlarda yaşanan belirsizliklerin uluslararası güvenlik açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti. UEAEA, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin uluslararası anlaşmalara uyumlu olup olmadığı konusundaki belirsizliğin, müzakerelerin ilerlemesini engellediğini ifade etti.
UAEA’nın raporlarına göre, İran, 2023 itibarıyla zenginleştirilmiş uranyum miktarını artırarak, nükleer silah üretimi için gereken seviyelere ulaşma potansiyelini güçlendirdi. Ancak, ajans, bu süreçte İran’la iş birliği yapma ve denetim mekanizmalarını sürdürme çabalarının yetersiz kaldığını kabul etti. Ajansın çalışmalarını yürütebilmesi için, İran tarafından tam şeffaflık talep edilmesi gerektiği belirtildi.
UAEA'nın açıklamaları sonrasında pek çok ülke, İran’ın nükleer faaliyetleri konusundaki endişelerini dile getirdi. Özellikle Batılı ülkeler, İran’ın nükleer programını takip eden bu belirsiz durumun, daha önce imzalanan nükleer anlaşmaların güvenilirliği üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti. Gelişmeler, bölgesel güç dengelerini de etkileyerek, Orta Doğu’da yeni bir silahlanma yarışına zemin hazırlayabilir.
Bunun yanı sıra, uzmanlar, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının artışının, uluslararası müzakerelerdeki tutumunu daha sert hale getirebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. İran, zenginleştirilmiş uranyum miktarını artırarak, hem müzakerelerdeki pazarlık gücünü artırmayı hedefliyor hem de dış politikada daha bağımsız bir tutum sergilemeyi amaçlıyor olabilir.
Gelecek dönemde, UAEA’nın İran’la olan ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi ve nükleer denetim mekanizmalarını güçlendirmesi gerektiği düşünülüyor. Bu noktada, uluslararası toplumun ve özellikle de BMGK’nin İran üzerindeki baskıyı artırması, belirsizlikleri ortadan kaldırmak açısından hayati öneme sahip. Aksi takdirde, tüm dünya için potansiyel bir nükleer tehditin doğması kaçınılmaz olacaktır.
Sonuç olarak, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokları üzerindeki belirsizlik, sadece bölgesel değil, küresel güvenlik açısından da ciddi endişelere yol açıyor. UAEA'nın bu konudaki açıklamaları, dünya genelindeki nükleer silahlanma yarışının ne kadar tehlikeli bir noktaya ulaşabileceğini gösteren somut bir örnek niteliği taşıyor. Önümüzdeki dönem, bu karmaşık sürecin nasıl bir seyir alacağını gözler önüne serecek.